Çin, zayıflayan ekonomisini güçlendirmeyi amaçlayan bir dizi adımı açıkladı ve 2024 için de yüzde 5 civarında iddialı bir büyüme hedefi belirledi.
Başbakan Li Qiang ekonomi sunumunu Ulusal Halk Kongresi’nin açılışında yaptı.
Li, Çin’in ekonomisinin “zorluklarla” karşı karşıya olduğunu doğruladığı konuşmasında ve bu sorunların çoğunun “henüz çözülmediğini” de kabul etti.
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi, konut piyasası başta olmak üzere birçok alanda zorlu dönemden geçiyor.
Başbakan Li konuşmasında olası risklere de değindi:
“Gayrimenkul sektörü, yerel yönetimlerin borçları ile küçük ve orta ölçekli finans kuruluşlarının içinde olduğu riskler bazı durumlarda ilerlemiş düzeydeydi.
“Bu koşullar altında ekonomi politikasına ilişkin kararları vermeye çalışırken çok daha fazla ikilemle karşılaştık.”
Çin devleti, ülkenin krizden etkilenen emlak sektörünü hedef alan ve salgın sonrası ekonomik durgunluktan yavaş çıkışı hızlandıracak bir dizi başka önlem de açıkladı.
Pekin yönetimi kentlerde de 12 milyon yeni iş yaratmayı hedefliyor.
Başbakan Li, finansal piyasaları içeren düzenlemelerin de sıkılaştırılacağını duyurdu. Buna ek olarak yapay zeka dahil yeni teknolojilere yönelik araştırma faaliyetleri de artırılacak.
Savunma harcamaları yüzde 7 artıyor
Pekin, ekonomiyi canlandırmaya yönelik önlemlerin yanı sıra savunma harcamalarını da bu yıl yüzde 7,2 oranında artırıyor.
Çin’in savunma bütçesi, Tayvan başta olmak üzere komşuları ve ABD tarafından da yakından izleniyor.
Çin ekonomisi onlarca yıldır olağanüstü bir hızla büyüyordu. Resmi rakamlar gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yılda ortalama %10’a yakın büyüdüğünü gösteriyor.
Pekin, bu sürede Japonya’yı geride bırakarak dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline geldi.
Çin, geçen yıl ekonomisinin yüzde 5,2 oranında büyüdüğünü savunuyor. Ancak bazı uzmanlar gerçek rakamın açıklanan verinin üçte birinden daha az olabileceğini öne sürüyor.
Ekonomik zorluklar
Çin üzerine çalışan araştırma şirketi Orient Capital Research’ten Andrew Collier, BBC’ye “Birçok ekonomist rakamların tamamen uydurma olduğunu düşünüyor. Yüzde 5,2 ya da yüzde 5,5 büyüme fikri büyük olasılıkla doğru değil. Yüzde 1 ya da yüzde 2 büyüme daha akla yakın” diyor.
Collier, önümüzdeki 5-10 yılın Pekin için zor geçeceğini belirtiyor.
Yüksek genç işsizliğinin yanında, borsadaki çalkalanma ile tüketici fiyatlarındaki düşüşle ilişkili deflasyon tehdidi yakın dönemli sorunlar listesinde yer alıyor.
Bu kısa vadeli sorunların yanında, ticaret ve jeopolitik gerilimler ile düşen doğum oranı ve yaşlanan nüfus da uzun dönemli sorunlar olarak öne çıkıyor.
Uluslararası Para Fonu’na (IMF) göre Çin ekonomisinin en ciddi zorluklarından biri ekonominin yaklaşık %20’sini oluşturan konut piyasasında şekilleniyor.
Çin’deki Hang Seng Bankası’nın baş ekonomisti Dan Wang, konut piyasasındaki sorunların yalnızca inşaat sektörünü değil aynı zamanda bölgesel bankacılık sektörünü de etkilediğini kaydediyor.
Ülkenin emlak sektöründeki kriz Evergrande ve Country Garden’ın içinde bulunduğu krizde görünür oldu.
Deflasyon sorunu
Bunun yanında pandemi sonrası dünya ekonomileri yüksek enflasyonla mücadele ederken, Çin ekonomisi istikrarlı şekilde düşen tüketici fiyatları sorunu ile karşı karşıya.
Ocak ayında Çin’de tüketici fiyatları son 15 yılın en hızlı seviyesinde geriledi. Bu Eylül 2009’dan bu yana kaydedilen en büyük düşüş olarak kayda geçti.
Deflasyon, insanların fiyatların daha da düşebileceği umuduyla tüketim ürünleri alımlarını ertelemeleri sonucunu doğurabiliyor.
Bu durum aynı zamanda kişilerin ve şirketlerin borç durumlarına da etki ediyor. Fiyatlar ile birlikte gelirler azalabilirken, borçlar aynı kalıyor. Gelirleri azalan şirketler ya da maaşları azalan aileler ödeme güçlüğüne düşebiliyor.
Tüm bunların anlamı şu ki, Çin son dönemde güçlü bir ekonomi için hayati önemde olan güven eksikliği içinde bulunuyor. Yetkililer de tüketicilere ve yatırımcılara bu anlamda güven vermeye çalışıyor.
BBC’ye konuşan Fidelity International’dan Catherine Yeung, siyasetçilerin bu güveni yeniden sağlamaya çalışma yönünde mesajlarını şekillendirdiklerini değerlendiriyor.
Devlet şu ana dek bu güveni sağlamak için küçük adımlar atmış gibi görünüyor.
Emlak sektöründeki krize yönelik olarak, borçlanma maliyetlerindeki kesintiler ve inşaat sektörüne yönelik direkt yardımlar bu anlamda ele alınıyor.
Bir başka dikkat çekici adım da, 8 trilyon dolar büyüklüğündeki Çin borsasını düzenleyen kurumun başkanının görevden alınması oldu. Benzer şekilde Çin şirketleri aleyhine pozisyon alan yatırımcılar hedef alındı ve günlük alım satımlara yeni düzenlemeler getirildi.
Yaşlanan nüfus
Çin yaşlanan nüfusu nedeniyle de uzun vadeli bir problemle karşı karşıya olarak görülüyor.
Yatırım şirketi Vanguard’ın Asya-Pasifik baş ekonomisti Qian Wang, uzun süre uygulanan tek çocuk politikası nedeniyle nüfusun hızla yaşlandığına dikkat çekiyor.
Wang, “Yaşlanmadan önce zenginleşen Japonya’nın aksine, Çin zenginleşmeden önce yaşlanıyor” karşılaştırmasını yapıyor.
Tayvan sorunu
Çözümü oldukça güç gibi görünen Tayvan sorunu da masada.
Pekin, Tayvan’ı, sonunda Çin’in bir parçası olacak ayrılıkçı bir eyalet olarak görüyor. Ve bu hedefini gerçekleştirmek için güç kullanımını da göz ardı etmiyor.
Ancak Tayvan yönetimi, kendisini Çin’in bir parçası olarak görmüyor.
Tayvan, Asya merkezli üstünlük mücadelesinde Çin ile ABD arasında kilit önemde yer alıyor.
Bu durum, Çin’in ABD ve diğer birçok büyük Batı ekonomisiyle ilişkilerini de ciddi şekilde karmaşıklaştırıyor.
ABD ile ticaret anlaşmazlıkları
Ayrıca ABD ile Donald Trump döneminde başlayan ve Biden yönetimi sırasında herhangi bir gevşeme belirtisi göstermeyen ticaret anlaşmazlığı da sürüyor.
Trump’ın ikinci dönem seçilmesi olasılığı, Washington ile Pekin arasındaki gerilimin artmasına neden olabilir.
Donald Trump, kampanya dönemi konuşmalarında, başkanlık seçimlerini kazanması halinde Çin mallarına daha fazla gümrük vergisi uygulayacağını söyledi.
Fox News’a verdiği röportajda tarifelerin yüzde 60’ı aşabileceğini söyledi ve “Bunu yapmak zorundayız” dedi.
Fidelity International’dan Catherine Yeung finansal piyasaların bu manşet açıklamalarına karşı çoktan kendi değelendirmelerini yaptığını savunuyor.
Ülkenin Devlet Başkanı Şi’nin uzun vadeli planlarının ülkesinin kaderini değiştirip değiştirmeyeceği henüz bilinmiyor.
Ancak açık olan şu ki, 1,4 milyardan fazla insanın, çift haneli yıllık büyüme ile gelen refahın keyfini sürmesi olasılığı kısa zamanda pek mümkün değil.